Gizem
Gizem Can, evimden vurdun beni
Sensizlik denizinin içindeyim.
Uzaklaştıkça uzaklaştım kulaçlarımla,
mavi panjurlu evimizin önünden.
Altın saatler yaşamıştık, altın günler
bu gri ama yemyeşil işçilerin şehrinde.
Bir ekmeği böler gibi böldüler bizi.
Gizem, sen bana aydınlık yüzünü döndüğün günden beri
dalgalı bir denizin içinde buldum kendimi.
Nefes alışverişlerim değişti.
Bakışlarım değişti.
Bir melodiydi oysa sesin,
sesini duymak su içmek gibiydi.
8 milyar insan içinde bir tek sen vardın.
8 milyar insan içinde ben var mıydım
misafiri çok seven on odalı kalbinde?
Bir kuştun sen,
ve bir kuş kondurdum Balkan Mahallesi’ndeki
tek pencereli odanın önüne.
Ama sen çoktan konmuşsun
kör bir dilencinin penceresine.
Gizem, odamı, evimi, içimi, dışımı dağıttın.
Şimdi bu şehir gri ama yemyeşil değil.
Şimdi su içmek gibi değil sesini duymak,
susuzluk gibi…
Gizem Can, evimden vurdun beni.
Yorumlar
Yorum Gönder