Eğer

                 Kalbimin baş köşesindeydi, kalbime eşti. O düşünür ben de düşünürdüm. O güler ben de gülerdim. O susar bende onunla susardım. Mutsuzluğuna vardım onun ama ne var mutlu olalım olmaz mı? 

                 Bir pamuk tarlasına benzetirdim "onu" bembeyaz alabildiğince beyaz hiçbir yanı karaya çalmamıştı sanki. Güzelliği Kapanca Limanı gibi eşsiz, ve yeni yeni keşfedilmiş bir koy gibiydi dudakları. Kokusuna bayılırdım. Bir kere öptüm ya kuğu boynunu yüz metre öteden, 1000 metre öteden hissederdim ona yaklaştığımı veya bir kaç sokak, bir kaç cadde yakınımda olduğunu. Su içmek gibi gerekliydi onu her gün görmek benim içim. Kahve gibi gerekliydi. Yalnız kahveler de bizim gibi balkan usulü olursa güzeldi. Kısaya süreye sığdırılmış birçok anımız oldu. Bir çok güzel zaman. Mesela nar gibi kıpkırmızı olmuştu ilk öptüğümde onu, bir çubuk kraker hayatımız da önemli bir yer edinmişti. Bir makarnacı ve bir güzel kafeyi birlikte keşfetmiştik. O güzel, o öpülesi başını yaslardı omzuma Bursa'nın denizin de, Bursa'nın Uludağ'ında. Her şeyden habersiz içime güzel bir çiçek ekmişti benim güzel sevdiğim 

           Günler geçti, aylar geçti, yıllar geçmekte şimdilerde ben sevdiğimin aslında bir pamuk tarlası kadar beyaz olmadığını şimdi görebiliyorum. Bir kalbin üzerine basabilecek, bıçaklayabilecek kadar gaddar olduğunu şimdi anlayabiliyorum.  Kalbimdeki odacıkları doldurup hemen boşaltmaya  sonra tekrar doldurmaya meyilli olduğunu şimdi görebiliyorum. Ölümden 50 kat daha zor derler ayrılık acısına aslında 1000 kat daha zor  eğer ki aldatıldıysanız.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar